20. yüzyılın ikinci yarısında toplum dinamiklerinin değişmesi ve sosyo- ekonomik gelişmeler yaşlı üzerinde derin izler bırakmıştır. Yaşlı nüfusunun büyüme oranında belirgin bir artma, ayrı bir demografik grup olarak yaşlının farkına varılmasına yol açmıştır. Yakın zamana kadar cinselliğe ilgisiz, fiziksel ve zihinsel hastalığı olması gereken, bağımlı ve pasif, ekonomik ve sosyal destek bekleyen bir birey olarak tanımlanan yaşlı, sosyal bilimcilerin, psikologların, biyologların, geriatristlerin ve geriatrik psikiyatristlerin araştırmaları ile gittikçe yeni bir konum kazanmaya başlamıştır. Fiziksel ve zihinsel azalma ve duygusal izolasyon ile karakterize yaşlılık kavramı olgunluk, yetenek, bulunduğu ortama uyum ve kişisel doyum gibi kavramlarla yer değiştirmeye başlamıştır.
Kimler Yaşlıdır?
18. yüzyılın sonlarında ortalama yaşam süresi 35 idi. Bu rakamlar günümüzdeki rakamlarla tamamen uyuşmaz. ABD’de günümüzde 65’in üstünde olan 30 milyon kişi vardır. 75 yaş üstü ile 85 yaş üstü en hızlı büyüyen gruptur.
65 yaş geleneksel olarak yaşlılığın başlangıcı olarak tanımlanır. Geriontologlar 65-75 arasını erken yaşlılık, 75 ve üstünü ileri yaşlılık olarak tanımlanır. Bazı araştırmacılar ise genç yaşlı (55-74 yaş arası), yaşlı (75-84) ve çok yaşlı (85 ve üzeri) olmak üzere yaşlılık dönemini ayırırlar.
Yaşlılıkta depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar ve bunama gibi bilişsel bozukluklar çok fazla araştırıldığı halde cinsel işlev bozuklukları üzerinde çok az durulmuştur..
Yaşlı kişilerin, toplumun daha genç üyelerine oranla daha az cinsel bilgiye sahip oldukları ve daha az cinsellikten söz etme meyilinde oldukları düşünülür.
Yaşlılıkta Cinsellik İle İlgili Tutumlar
Toplumun tutumu:
Yaşlıda cinsellik konusu ile ilgili olarak toplumda dört farklı tutum vardır:
Birinci tutum konuya sır dolu sessizlikle yaklaşmaktır. Bu yaklaşıma göre bu tip konuların konuşulmaması iyi olur. Bu tutumu olumlu yönde alırsak, bu yaklaşım mahrumiyete saygı demektir. Ancak sorunlar ortaya çıktığında, çare aranmaz saklanmaya çalışılır.
İkinci yutum yaşlıda cinselliğin çirkin, uygunsuz, zerafet ve incelikten yoksun olduğunu içeren düşüncedir. Bu tutumun uzun bir kültürel geçmişi vardır. Çapkın yaşlı erkeklerin genç kızları veya süslü, püslü yaşlı kadınların paraları ile genç erkekleri baştan çıkardığına ait medya haberleri çoğunlukla bu yaklaşıma kaynak oluştururlar. Aslında bu tutum ensest tabusundan kaynak alır.
Üçüncü tutum yaşlılıkta cinselliğin pis, çirkin, iğrenç olduğunu içeren önyargı ile mücadele etmektir. Bu tutuma yaşlılıkta cinsellikle ilgili doğru bilgileri toplama ve mitlerle mücadele edici yaklaşımlar eşlik edebilir. Ancak böyle bir yaklaşım toplum tarafından takdir edilmeyebilir ve gerçekte var olan sorunların tanınmamasına neden olabilir.
Dördüncü tutum cinselliğe çok dar açıdan bakmaktır. Cinselliği sadece cinsel organlar açısından algılamak ve cinsel yaklaşımı sadece heteroseksüel ilişki olarak görmektir. Oysa yaşlıda cinsellik gençlerde olduğu gibi sadece cinsel ilişkiden ibaret değildir. Cinsellik eşlerdeki tüm fiziksel yakınlıkları içerir. Değişen fiziksel görünümü rahat bir şekilde kabulü kapsar. Ayrıca takdir edici bir bakışı, yeni bir partnerle karşılaşıldığında cinsel uyarılmanın fark edilmesini, romantizmi ve heyecanı da içerir.
Yaşlıların Tutumu:
Yaşlıların cinsellik konusundaki bilgilerine ve tutumuna gelince, yaşlıların kendilerini algılamaları kötüdür, gençlere oranla kendilerini daha az çekici bulurlar. Cinsellikten zevk alma haklarının az olması gerektiğini düşünürler. Cinsellik konusunda yeterli bilgileri yoktur. Cinselliği konuşmaktan, cinselliği tartışmaktan rahatsız olurlar. Hite (1976) ve Wasow ve Loeb (1979) ise yaşlıların cinselliği konuşmaktan hoşlandıklarını ve bu alanda yapılan çalışmalara katılmaya istekli olduklarını bildirmişlerdir. Bizim yaşlılarımızın cinsellik konusunda yeterli bilgileri olmadıklarını biliyoruz. Ancak iyi bir iletişim kurulduğunda konuyu konuşmaya hazır olduklarını gözlemekteyiz.
Yaşlılarda
Cinsel birleşme sayısında yaşa bağlı bir azalma vardı.
Cinsel ilgi yaşın artmasıyla azalıyordu. Ancak bu azalma cinsel aktiviteye oranla daha az yoğunlukta idi.
Tüm yaştaki erkeklerde, aynı yaş grubunda kadınlara oranla cinsel ilgi ve cinsel aktivite düzeyi daha yüksekti.
Cinsel ilişki oranı yaşın ilerlemesi ile azalıyordu.
Yaşlılık Dönemi ve Cinsel Mitler
Cinsellik, yaşamımızda herhangi bir şekilde yer alan bir olgudur. Cinsel duygular, arzular ve aktiviteler yaşam boyunca vardır. Cinsellik yaşamın doğal ve sağlıklı bir bölümüdür. Şüphe yok ki cinsellik, zevk verici, ödüllendirici bir deneyim olduğu kadar karmaşık da bir olaydır.
Cinsellik, kişinin cinsel davranışını veya ilgileri olarak tanımlanmaz. Daha ziyade cinsellik, kişinin cinsel bilgilerini, inançlarını, tutumlarını, değerlerini kapsar. Aynı zamanda cinsellik kişinin kadınlığını ve erkekliğini oluşturan özelliklerin algılanmasını verir. Bizler bu sunumuzda kadınlarda menopoz ve postmenopoz dönemde cinsellik açısından ne gibi değişiklikler oluşabileceği ve bu değişikliklerin nedenleri üzerinde duracağız. Ancak önce yaşlı cinselliği ile ilgili mitler söz etmek istiyoruz.
Cinsellik beyinde başlar. Beyin en önemli cinsel organdır. Doyurucu bir cinsellik için önce ona inanmak gerekir.
Cinsellik için çok yaşlı olduğumuzu düşünmemek gerekir.
Orta Yaş ve yaşlılık döneminde cinsellik ile ilgili mitler:
Hem erkekler hem kadınlar için yaşlandıklarında cinselliğin kalitesi azalır:
Cinsel yanıtlar 50’sinden sonra farklıdır, kötüleşmez. Erkekler 20’li yaşlarda olduğu kadar sert ereksiyonlar olmayabilir. Ancak sertleşmeyi daha uzun sürdürebilirler. Yarı sertleşme partnerini uyarabilir. Daha önemlisi cinsel gerilimin daha yavaş oluşmasından hoşlanabilir ve ayrıca cinsel bileşmede eşini orgazma ulaştırmak için zamanı kullanabilir. Orta yaşı geçmiş erkekler, penis başına uygulanan friksiyon ötesinde, geniş bir alanda bedenine dokunulmaktan ve bedenin uyarılmasından zevk alabilir. Kadınlar çoğu kez 30’lu yaşları biraz geçinceye dek cinselliği başlatmaktan hoşlanmazlar. Yaşlandıklarında kadınların cinsellik açısından kendilerine güvenleri artar. Cinsel bileşmeden daha fazla zevk alırlar. 30’lu yaşların sonlarından veya 40’lı yaşların başlarından başlayarak bir kadının hormonal dengesinde bir sapma, vajinanın ıslanmasında artma olur ve orgazm yeteneği artar. Erkekler ve kadınlar 50’lerine geldiklerinde cinsellik açısından kendilerine güvendikleri gibi emosyonel açıdan da olgunlaşırlar. Bu olgunluk kadın ve erkeğin en üst düzeyde birbirleriyle daha yakın ilişkide bulunmalarına yol açar. Yıllar geçtikçe cinselliğin kalitesi kesinlikle artar ve ulaştığı yüksek düzeyde kalır.
Şayet bir kadında vajinada yeteri kadar ıslanma olmamışsa veya bir erkekte sertleşme oluşmamışsa kadın ve erkekte cinsel isteksizlik vardır:
Bu tamamen yanlıştır. Yetersiz ıslanma hormonal değişikliğin bir sonucudur, cinsel istek eksikliği değildir. Bu durumda jellerle veya hormon içeren kremlerle veya HRT ile düzeltilebilir. Yaşlı erkeklerde cinsel arzu her zaman hemen bir ereksiyona dönüşmez. Bazı erkekler bütün beden boyunca cinsel arzuyu hissederler. Cinsel arzuları sadece peniste lokalize değildir.
Sertleşme sorunları kaçınılmazdır ve tıbbi müdahale olmadıkça düzelmez:
Çoğu kez erkekler doğal fizyolojik değişiklerle sertleşme sorununu karıştırabilirler. Yeteri kadar penisleri sertleşmez, çünkü 20 yaşında değillerdir. Bir sertleşme oluşmadığında veya sertleşmeyi sürdüremediğinde aşırı tepki gösterirler. 40 yaş civarına kadar hemen hemen her erkek bir sertleşme sorunu yaşayabilir ve birçokları gereksiz korkuya kapılır. Bu gereksiz korkular daha fazla sertleşme sorunlarına neden olur, sağlıklı, fiziksel ve cinsel açıdan aktif erkekler sertleşmelerini tıbbi müdahale olmadan tüm yaşlılık döneminde sürdürebilir. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü 65 yaş üzerinde erkeklerin sadece %15-25’inde ileri derecede sertleşme sorunu olduğunu bildirmiştir. Bunların çoğunun da nedeni kullandıkları ilaçlar, tıbbi hastalıklardır.
Kadında cinsel istek menopozu takiben dramatik şekilde azalır:
Bazı kadınlarda menopoza takiben cinsel arzu da belirgin azalma görülür. 50 yaş üzeri kadınlarda yapılan bir araştırmada, kadınların yüzde 72’sinden fazlası cinsel arzu azalması dahil, cinsel yaşamlarıyla ilgili herhangi bir şikayet bildirmemişlerdir. Kadınlar menopozu takiben sevişme ile daha ilgileniyorsa, nedenleri hormonal dengesizlik veya negatif düşüncelerdir. Her ikisi de kolaylıkla halledilir. Ayrıca herhangi bir yaşta ki cinsel istek başka bir çok faktörle etkilenir: sağlık, ilişki sorunları ve ilişki sorunları ve ilişkiler dışında bir çok stres faktörleri.
Bir erkek bir kez karısı tarafından uyarılmamışsa, eşiyle büyük sevişme sorunları olacaktır:
Yaşlı bir erkekte psikojenik uyarılma olasılığı daha azalır. 40 yaştan itibaren erkekte bir sertleşme oluşturmak için doğrudan doğruya uyarmak gerekir. Orta yaşta bir sevişme sorunu varsa, neden yaşlanan vücut görünümünden çok ilişkilerdeki çatışmalardan kaynaklanabilir. Erkekler, kadınlarla psikolojik olarak daha fazla uyum içinde olurlarsa duygularını, cinsel anlatım yollarını ortaya koyarlar. Gençliklerinde yaşayamadıkları derecede cinselliği yaşarlar, duygularını içlerinde saklamaktan ziyade onları ifade ettiklerinde daha tutkulu ve ihtiraslı olurlar.
Erkekler cinsellik açısından 15-20 yaşlarında en yüksek noktaya ulaşırlar:
Bu sertleşmeler yaşlılık dönemlerine oranla daha serttir. Şayet cinsel performansa sadece hızlı ve sert sertleşmelerle karar verilirse en yüksek nokta gerçekten gençlikte olur. Ancak cinselliği daha geniş sözcüklerle anlatırsak bir erkek iyi bir aşık olma, boşalma kontrolü ve farklı yollarla partnerini memnun etme yeteneğini yaş ilerledikçe kazanır.
Kadınlar cinsellik açısından en yüksek noktaya otuzlarında ulaşırlar:
Bir çok kadın için, cinsellik otuzlarında en iyi durumdadır. Fakat kadınların cinselliğe yanıtları bir çok kişinin yanlış şekilde inandıkları gibi 30’lu yaşlardan sonra bir plato oluşturup daha sonra azalmaz. Kadınların vücutları ile artmış uyumları ve sevişmede kendine olan güvenleri 30’lu yaşlardan sonra artmaya devam eder. Bir kadının orgazm kapasitesi bir çok kez orgazm olabilme yeteneği dahil yaşla azalmaz.
Gençlik dönemlerinde orgazmlar çok daha yoğun olur:
Bir çoğumuz cinselliğin sadece gençliğe özgü olduğuna, o dönemde daha güzel olduğuna inanırız. Bu inanışın doğal sonucu olarak cinsellik gençler tarafından daha yoğun şekilde yaşanır. Bu doğru değildir. Kadınlar çoğu kez orgazmı 40 yaşından sonra daha yoğun yaşadıklarını ifade ederler. Erkekler boşalma güçlerinin orta yaşta gençlik dönemlerinde olduğu gibi kuvvetli olmadığını fark ederlerken, tüm cinsel organlar dahil bedenin diğer bölümlerinde de daha yaygın orgazm hissederler. Sadece penis başı orgazm yaşamazlar.
Kalp ve diğer fiziksel sorunları olan erkekler ve kadınların cinsel aktiviteden kaçınmaları gerekir:
Boston New England Deaconess Hastanesi’nde 1600 kişi üzerinde yapılan çalışmada, cinsel ilişki sırsında bir kalp krizi geçirme riskinin kabaca sabahleyin yataktan kalkma sırasında olabilecek bir kalp krizi riskine eşit olduğu saptanmıştır. Dr Robert Butler, National Institute Of Aging’in direktörünün açıklamasına göre, cinsel birleşme sırasında kalp krizi tüm koroner ölümlerin yüzde birinden daha azdır. Bunların yüzde 70’i de evlilik dışı ilişkilerde ve bu ilişkide stresin yüksek olduğu durumlarda görülür. Cinsel aktivite herkes için gerçekten çok iyi bir şeydir. Sevişmenin stresi azaltmaktan, depresyonu önlemeye kadar bir çok fiziksel ve psikolojik yararları vardır.
Cinsel ilişkinin orgazm ile sonlanması gerekir:
Hem erkekler, hem de kadınlar orgazm ile sonuçlanmayan sevişmeyi doyurucu bulurlar. Bazen çiftler yorgun olabilir veya sevişmeye gerekli vakit ayıramayabilirler. Öpüşmek, okşamak, sarılmak da isterler. Orgazm her zaman ulaşılması gereken bir hedef değildir. Gerçekten yaşlı aşıklar, orgazm olmaksızın ayrıntılı şekilde sevişirler.
Oral seks çok gençler içindir:
Janus Report Of Sexual Behavior ve Kinsey Institute New Report on Sex’e göre çiftler 40 yaşlarında 20’li yaşlara oranla daha fazla oral seks yaparlar.
Cinsel birleşme hedeflenmesi gereken tek davranış çeşididir: Batı kültüründe cinsel ilişki eşittir cinsel bileşmedir. Hint kitabı Kama Sutra’da bir çok sevişme şekilleri önerilmiştir. Erkek ve kadının birbirine cinsel zevk vermek için yaptıkları her türlü ön sevişme, cinsel birleşme kadar zevk verir. Orta yaşı geçmiş erkekler, kadınların istedikleri gibi, sertleşme için dokunma, öpüşme, okşamayı isterler. Hatta bazen oral yolla veya elle cinsel organı uyarmak daha fazla zevk verir.
Yaşlı Erkeklerde Cinsel Sorunlar
Yaşlılık, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkülerde önemli bir sorun haline gelmiştir. Ortalama ömrün uzaması ve doğum oranlarında artış toplumun demografik yapısında değişiklikler oluşturmuştur. Yaşlılarda psikiyatrik hastalıkların tanı ve tedavisi üzerinde yoğunlukla durulurken cinsellik üzerinde de araştırmalar yoğunlaşmıştır. Bu araştırmalar epidemiyolojik araştırmalardan fizyolojik araştırmalara ve son zamanlarda biyomedikal ve klinik araştırmalara dönüşmüştür. Bu çalışmalarda yaşlı cinselliğinin psikososyal yönü üzerinde de durulmaya başlanmıştır.
Elde edilen sonuçlar çeşitli yöntem sorunlarını işaret eder. Çalışmaların çoğunda kesitsel yöntem kullanılmıştır. Bu yöntemde farklı yaş kohortlarını karakterize eden tutumlar, değerler ve davranışlarla yaşlığın etkileri ortaya konulmaz. Uzunlamasına çalışmalar zaman içinde cinsel performansın, cinsel tutum ve davranışların nasıl değişebileceğini göstermesi bakımından daha önemlidir. Ancak bu çalışmalara katılanlar az sayıda, orta sınıfa mensup ve iyi eğitimi olan gönüllülerdir.
Yaşlı erkeklerin cinselliği ile ilgili çalışmalar cinsel birleşme sıklığına yoğunlaşmışlardır. Cinselliğin; motivasyonel, bilişsel ve duygulanım yönünü ihmal etmişlerdir. Oysa bu alanların, yaşlılıktaki cinsel deneyimlerde önemi büyüktür.
Cinsel davranış günümüzde yaşlıların yaşamlarında önemli bir yer tutmaktadır. Cinsel davranış sayısı ve daha az derecede olmak üzere cinsel arzu yaşla azalır. Yaş ilerledikçe sertleşme sorunu başta olmak üzere cinsel işlev bozukluklarının sayısında artış olmaktadır. Erotik uyarılarla sertleşme yanıtı ve uykusunun rüya döneminde sertleşme yaşla belirgin şekilde azalır.
Yaş grupları arasında cinsel davranışta belirgin bireysel farklılıklar olabileceği unutulmamalıdır. 70’li yaşlarda bulunan bazı erklerde cinsel düzeyleri daha gençlerde görülen oranda olabilir.
Erkek cinsel davranışında yaşa bağlı azalmalar patoloji olmadan da görülebilir. Ancak yaşa bağlı bu cinsel azalmaları sosyal, psikolojik ve yaşam sitili etkilerinin sonucu olarak oluşan değişikliklerden ayırmak lazımdır.
Yaşlı erkeklerin cinsel yaşamlarını değerlendiren çalışmalarda cinsel birleşme sayısına önem verildiğinden söz etmiştik. Oysa yaşlıda cinsel yaşam sadece cinsel birleşme değildir. Yaşlı erkekler öpüşmekten, okşanılmaktan, orak seksten de zevk alırlar. Cinsel doyuma ulaşırlar.
Yaşla birlikte kandaki toplam ve biyolojik olarak aktif testosteronda bir azalma olduğu bilinmektedir. Testis işlevinde yaşla birlikte yavaş yavaş azalma olur. Testesteron sadece cinsel dürtünün oluşmasında rol oynamaz, kişinin kendini iyi hissetmesinde de rolü vardır.
Yaşlıda dopamin, serotonin ve noradrenalin ve nöropeptidler de cinsel davranışın oluşmasında rol oynarlar.
Yaşla ilgili olarak penisin elle veya aletle uyarılmasında da azalma olur.
Öte yandan yaşlanmayla birlikte penisin damar, kas sisteminde ve içine kan dolarak sertleşmeyi oluşturan kavernöz cismin yapısında değişiklikler olarak sertleşmenin yoğunluğunda azalmalar olur.
Yaşlı erkeklerin duygusal yanıtlarında da bireysel farklılıklar vardır.
Bazı yaşlı erkekler, yaşla birlikte oluşacak cinsel performanstaki azalmaları olumlu baş etme stratejileri ile kabul ederler.
Bazıları ise cinsel sorunlara belirgin anksiyete ve benlik saygısında azalma ile yanıt verirler. Cinsel tutumlar, cinsel bilgi ve motivasyon yaşlı cinselliğinin ortaya konulmasında önemli rol oynarlar.
Yaşlı erkeklerde sertleşme sorunlarını değerlendirirken yaşlının fiziksel hastalıkları, kullandığı ilaçlar ayrıntılı bir şekilde gözden geçirilmelidir.
Yaşlıda cinsellik konusu işlenirken cinselliğin yaşlıda:
- Duygusal yakınlığı koruma,
- Fiziksel zevki yaşama ve ondan hoşlanma,
- Devam eden biyolojik gereksinimleri doyurma,
- Yaşlının kendini genç hissetmesini sağlama,
- Toplumun mitlerine ve stereotiplerine meydan okuma,
- Yeni bir cinsel kimlik oluşturabilme,
Bedenini fark edebilme, beden değişikliklerine uyum sağlayabilme, yeteneklerine yol açabileceğini de unutmamak gerekir.